CFO’lar her gün zorlu kararlar vermek zorundadır. Bu zorlu kararlardan biri de; ticari alacak yönetimi dahilinde alacak riskini azaltmaya yönelik farklı seçeneklerin, potansiyel fayda ve zararlarını karşılaştırmaktır. Şirket için hangi yöntemin en uygun seçim olduğunu her bir seçeneği dikkatlice değerlendirerek belirlemek büyük önem taşıyor.
En yaygın seçenekler şunlardır:
Kendi kendini güvenceye almak
Birçok şirket, alacak mutabakatı için ekipler oluşturarak ve bilançodaki şüpheli alacaklar için karşılık ayırarak (ödeme alınamaması durumu için) kendi kendini güvenceye almayı tercih ediyor.
Ancak, bu çözüm beraberinde başka maliyetler doğurur:
- Kaynak yatırımları, sistem ve bilgi satın alımları, alacak mutabakatı analizi ve gözetimi;
- Daha düşük risk toleransının satışlara etkileri;
- Bilançoda sermaye dağılımına etkileri;
- Güvenilir müşterilerden ya da beklenmeyen olaylardan kaynaklanan alacak kayıplarına karşı koruma sağlamaması.
Faktoring
Faktoring firmaları, acil likidite ihtiyacı olan şirketlerden vadesi gelmemiş alacak satın alımı konusunda uzmanlaşmış finansal kurumlardır. Bu hizmet, söz konusu seçeneği kullanan şirketlerin varlıklarının bir kısmını (ticari alacak) likidite ederek yeni finansmana erişmeleri açısından çok önemlidir.
Genel olarak bu alacaklar, farklı unsurlara bağlı olarak birkaç yüzde puana varan bir indirimle faturada belirtilen rakamlardan daha düşük bir meblağa satın alınır. Alıcının ödeme yapmadığı basit bir senaryoda faktoring şirketi beklenen para için alacaklıya döner. Bu çözüm, özellikle müşterilerin sözleşmeye uymamasına karşı zaten sigortalı olan veya yalnızca taze likidite elde etmekle ilgilenen şirketler için uygundur.
Birçok faktoring şirketi, muhasebe işlevlerinin tümünü dışardan temin etmek isteyen şirketler için; faturalama hizmetleri, tahsilat ve diğer muhasebe faaliyetlerini de sunar. Ayrıca faturaların ödenmeme riskini de üstlenebilirler ki bu durumda aslında risk, alacaklıdan faktoring şirketine devredilmiş olur. Bu çözüm, daha uzun değerlendirme süreçleri gerektirir. Çünkü faktoring şirketi, finansman operasyonunun ve üstleneceği riskin fizibilitesini değerlendirmek için borçlunun mali gücünü kontrol ve analiz etmek zorunda kalır.
Bu seçeneğin alacaklı şirketin operasyonları üzerinde farklı birçok etkisi de vardır:
- Mevcut varlıkları kullanarak taze likidite sağlar. Aynı zamanda borçlu tarafından ödeme yapılmaması durumunda alacaklının sorumluluğu da sürer. Böyle bir durumda alacaklı firma, faktoring şirketine öngörülen bir tutarı iade etmek zorunda kalır.
- Bazı türleri, ödeme garantisi de sunar.
- Bu seçeneğe başvuran şirketlerin kâr marjında erozyon görülebilir.
- Alacak transferinin nihai müşteriye bildirilmesi, kontrol kaybına neden olabilir.
- Bu finansman kaynağının kullanılabilmesi (özellikle borçlunun ödeme gücünün uzun süre değerlendirilmesini gerektiren durumlarda bazı kısıtlamaları gerektirir.
Akreditif
Akreditif, alıcı firma tarafından sözleşmede öngörülen tutarın zamanında ödenmesini teminat altına almak amacıyla bir banka ile imzalanan sözleşmedir. Alıcı firma, faturayı ödemek için gerekli para miktarını garanti eden bir akreditif talep etmek için bankaya başvurur. Akreditifte belirtilen koşullar gerçekleştiğinde ödeme yapılır.
Bu süreç, satıcının üzerinde anlaşılan koşullar oluştuğunda, ödemeyi üçüncü bir taraftan (banka) alacağını garanti etse de alıcının finansal esnekliğini azaltır. Çünkü söz konusu limit bankanın belirlediği toplam kredi limitine dahildir. Gelişmekte olan ülkelerde, alıcı firmanın kredi alma kabiliyetine bağlı olarak, banka teminat olarak bir miktar nakit talep edebilir. Dolayısıyla söz konusu firmanın likiditesinde de düşüş gerçekleşir.
Bu çözümün, söz konusu seçeneğe başvuran şirketlerin faaliyetleri ve maliyet yapısı üzerinde bazı etkileri vardır:
- Tek alıcı için tek işlemi kapsayan bir sigortadır. Alıcı için devamlı bu seçeneğe başvurmak dezavantajlı olabilir ve çok zaman kaybettirebilir.
- Hem mutlak olarak hem de kredi limiti kullanımı açısından daha yüksek maliyetler içerir.
- Bu seçenek, alıcının işletme sermayesini ciddi olarak kısıtlayarak potansiyel büyüme fırsatlarını sınırlandırır.
- Banka tarafından ödemenin yapılması için öngörülen süreç uzun ve çetrefilli olabilir, hatta ve sözleşmedeki küçük bir farklılıktan dolayı ödeme bile yapılmayabilir.
Ticari alacak sigortası
Ticari alacak sigortası her büyüklükteki işletme için satıcıyı, mal ve hizmetlerin satışına ilişkin ticari bir alacağın tahsil edilememesinden kaynaklanan zararlardan koruyan bir sigorta ürünüdür. Ticari alacak sigortası ile satıcı, vadesi gelen ödemelerin – müşteri tarafından ödenmediği takdirde- sigortacı tarafından sağlanan poliçe dahilinde ödeneceği güvencesine kavuşur.
Müşterinin genellikle, sigortacıyla satıcı arasındaki sigorta ilişkisinden haberi olmaz. Bu nedenle satıcı, müşteriyle olan ilişkisini tam kontrolle sürdürebilir.
Ayrıca, ticari alacak sigortası sayesinde sigorta yaptıran şirket, tüm satış ve nakit döngüsünü dışardan temin etmiş olur. Bu da yapısal bazı maliyetlerden tasarruf edilmesini sağlar. Zira, sigorta sözleşmesi, sigortalı şirketin müşteri portföyünün ödeme kabiliyetinin ve (hem mahkemelik olan hem de olmayan) alacak mutabakatının sürekli gözetimi ile müşterinin neden olduğu zararın tazmini gibi ek hizmetleri de içerir. Bu hizmetler, sigortalı firmaların işlerini alacak riskinden korumalarına; dikkatlerini ve enerjilerini işlerini geliştirmeye odaklamalarına olanak tanır.